Kayıtlar

bilge etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bilinenden Bilinmeyene: İlim İlmi Bilmektir

Resim
"Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?"      Bilmiş ol ki ilim; nefs-i nâtıka-i mutmainne’nin, -eğer müfred ise- eşyanın hakikatlerini ve maddelerden mücerred suretlerini dış varlıkları, nitelik ve nicelik, cevher ve zatları itibarıyla tasavvur etmesidir. Bilen; kuşatıcı, idrâk ve tasavvur edici olan; bilinen ise, bilgisi nefse nakşolunan nesnenin zatıdır. (İlim Risalesi | Gazali)      İnsan için en gizemli ve en değerli kelimelerden birisi “ilim” olsa gerektir. Çünkü o sözcük öyle bir çağrışım yapar ki en geniş manasından en dar ifadesine kadar her zaman ve zemin de kendisine bir yankı bulmuştur. Evet ilim, âlem ve amelimiz için gerçekten de kıymeti sayfalarca anlatılsa yetmeyecek kadar dolgun bir sözcüktür. İşte bizlerde işbu sayımızı bu müstesna kelime üzerine kurgulamaya çalıştık.      Her tümce ve paragraf belki her kelime ve harf bile ilim namına birer yolculuk sayılabilir. Bilinenden bilinmeyene doğru atılmış bir nazar ya da bilinenden bilinmesi gerekene karşı

Gece!

Resim
     “Geceyi gündüze katarsın, gündüzü de geceye katarsın. Ölüden diriyi çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın ve dilediğine sayısız rızık verirsin.”      Nefes      Geceler üzerine eminim çok şeyler yazılmıştır. Onun karanlığı hakkında ya da onun gündüze gebe oluşuna. Belki örttüğü bir alem veya ağzını açtırdığı çuvallar hakkında. Kimi zaman şiirlere davet edilmiş kimi zaman nesirleri süslemiş. Hem el emeği göz nuru örülmüş bir masal da denk gelinen bir arkadaş, bir yoldaş olmuş hem de gam müptelasının sığınağı. Öyle kağıtları tezyin etmiş ki onlara pahası biçilemez bir değer katmış. Dervişan zikrini ona açmış, alim gölgesini ona saklamış. Hz. Ömer’i yollara düşürmüş, Akif’in (Kocakarı İle Ömer | Safahat) dilinden de satırlara. Kimisi de mehtaba yolculuğa çıkmış (Yahya Kemal | Gece) sandalla onda. Ve dahi alemlere rahmet olarak gönderilen Nebiye (sas) ilk o tanık olmuş. Nitekim yazılmış, yayılmış, bilinmiş ve bildirilmiş. Gün olmuş can korkusuna binbir defa kadir kıymete binmiş gün

İnsanlık Tümcesi!

Resim
"Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen" ( Şeyh Galip )      İnsanı bir tümce içine sığdırmak istiyorum bazen. Her insanı teker teker ya da bir tümel olarak insanlığı. Öyle şümullü olsun ki bu tümce, yetmiş iki milleti birden kucaklasın mesela. Öyle bir dünya inşa etsin ki pirim Yunus gibi yüz yıllar sonra bile hoşgörüsü ile kaim olabilsin. Anadolu irfanını taşısın mesela. Maddeye inen gözlerin maneviyatta nasıl kör olduğunu bilerek maddeyi, o som elementi soysun ve ortaya latif bir cihaz elde etsin. Kâinatı, o som olandan yormasın. Soyut olandan sürdürsün. Soyut olanı somut olandan sıyırıp alsın. Alsın ki elimize geçenle değil yüreğimize sinenle uğraşalım. Sinsin gönlümüze ve oradan da dilimize bir cevher gibi yürüsün. Uğrasın satırda, defter çizgilerine hapsettiğimiz kelimeler ve cümleler birer birer dilimize/gönlümüze. “Neyin olduğunu” değil de “neyin olmasını” isteyelim. O tümceler bize insanı öyle anlatsın ki mesela onu Anka k

İlk Katre!

Resim
  Misâfir-hâne-i dünyâda hân-ı gussa-zâdımdur Libâs-ı âfiyet merdûd-ı çeşm-i şu'le-zâdımdur  Fuzûlî   Nefes    Hayat, onu ne kadar anladığımızdan ve anlattığımızdan bağımsız gerçek. Yaşam ne kadar sürdürdüğümüzden ve ne için sürdüğünden vareste bir doğal. Olgu olamayacak kadar mucize. Mit olamayacak kadar gerçek. Öte dünya canlısının ilk ve sonu. Ben ’in sonradan bilgisine vakıf olan bizler acaba Ben ’den ayrımıyız. Ve dahi ayrıysak o zaman ben nedir ki hayata nasıl izale edeceğiz? Hayat derken; “şayet yalnızca üretebildiğimiz bir şeyi gerçek manada tanıdığımızı iddia edebiliyorsak, şu an itibariyle bizler hayatın ne olduğunu bilmemekteyiz. Hatta hayat formunun mahiyeti/neliği hakkında bütünüyle doğru bir tanım getirebilecek konumda da değiliz.” İçinde bulunduğu Küre ’yi(hayatı) daha tanımlayamazken nedir insanın idrakine sunulan gizem?             İlk Boya    Bay hiç kimse/Mr. Nobody kadar müdrik değiliz ki hayatın alternatifine yorulsak. Film yaşamın tercihlerini bilmem

Teklif'e talip olmak!

Resim
        “Allah niyetine ahireti alana dünyayı verir de niyetine dünyayı alana ahireti vermez.”     “Nasıl böyle olmaz ki zaten? Ahirete niyet etmek demek, Allah’a itaat etmek demektir. Çünkü niyet ibadetin/kulluğun ruhu ve tâ kendisidir.” (Şah-ı Geylani)     Kulluğa/ibadete riayet etmek o kadar mühim görülmüştür ki, kudema arasında acaba ibadetin terkinde kaynaklanan büyük günah, dinden çıkmaya sebep olur mu bahsinde sohbetler, münazaralar yapılmıştır. Kimi alime göre bu büyük günah dinden çıkmaya sebep olurken kimi alimimize göre günahkâr olduğumuza delâlettir, dinden çıkmaya değil. Peki bu kadar ehemmiyeti haiz bir konuya biz ne kadar vâkıfız?     İbadet/kulluk ya da daha da geniş bir mana ile anlatmak istersem biz mükellef insanlar olarak ne ile muhatap olduğumuzu ne teklif edildiğini biliyor muyuz? Ayet-i kerimde geçen “Biz emaneti göklere, yerküreye ve dağlara teklif ettik, ama onlar bunu yüklenmek istemediler, ondan korktular ve onu insan yüklendi. Kuşkusuz insan çok zalim, ç

Evde İken!

Resim
      Kimi alimlerimize göre “hikmet” mükemmellik/kusursuzluk kimilerine göre hükmün konuluş amacı kimilerine göre ise ilâhî sırların ve gerçeklerin bilgisi, varlıkların var oluş amaçlarının kavranması, sebeplerle bunların sonuçları arasındaki ilişkilerde ilâhî iradenin rolünün keşfedilmesidir. Bir felsefe disiplini olduğu gibi bazen onu içine alan bu hayretengiz kavram bizi hem derinden etkiliyor hem de bilinçsizce muamma halini koruyor. Peki ya terkip de kullandığımız diğer veciz kelime? “Hane.” Sadece bir evden fazlası demek olan bu mefhum oluşturduğumuz birliktelikle yalnızca basit bir birleşik isim olmayıp, bir evren/universe kuracak güce sahip terim ve bizim için ortak payda da buluştuğumuz çatıdır. Nitekim yolunun başında olan biz genç salikler olarak ellerinde kalemle bekleyen, “hikmeti” nerede bulsa onu ilahi emir gereğince alıp tahkik ve tenkitten geçirerek özümseyen bir grup arkadaş için sıradan bir kelime demeye çekinerek söze başlıyorum.      Sıkıntının farkında olsak d