Kayıtlar

merhaba etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Yokluktan varlığa çıkma eşiğinde bir mülahaza; insanın elest sorgusu

Resim
  Cânıma bir merhaba sundu ezelde çeşm-i yâr Şöyle mest oldum ki gayrın merhabâsın bilmedim Ahmet Paşa      Ötelerin rayihasını taşıyan insanın insanla alemde temerküz edişini, dünyadaki insan olma çabasını ve insanın rabbisinin teklifine muhatap oluşunu tarihi bir süreç olarak ele alırsak ilk söz etmemiz gereken vakıa sanırım elest bezmi olsa gerektir. Çünkü ademin mükellef oluşunu ve meleklerin inhinasına mazhar edilişini tazammum eden o ân-ı dakik sadece bir sorgu değil aynı zamanda insanın yokluktan varlığa çıkışının bir eşiği olmuştur. İşte o eşik sadece beden ve ruhun izdivacı olmayıp alemlerin içinde birer alem/işaret olması yönünden hayret vericidir. Böyle bir manayı muhtevi olan elest bezmi nice alimlerimizce enine boyuna kendi uzayında irdelenmiştir. Başta da denildiği gibi sadece basit birer ahit ya da misak olmayıp, yaratılış emrinin tebarüz ettiği mazbatasıdır o.      Farsça “topluluk, sohbet meclisi” gibi manalara gelen “bezm” kelimesi ile Arapça “ben değil miyim” man

İlk Katre!

Resim
  Misâfir-hâne-i dünyâda hân-ı gussa-zâdımdur Libâs-ı âfiyet merdûd-ı çeşm-i şu'le-zâdımdur  Fuzûlî   Nefes    Hayat, onu ne kadar anladığımızdan ve anlattığımızdan bağımsız gerçek. Yaşam ne kadar sürdürdüğümüzden ve ne için sürdüğünden vareste bir doğal. Olgu olamayacak kadar mucize. Mit olamayacak kadar gerçek. Öte dünya canlısının ilk ve sonu. Ben ’in sonradan bilgisine vakıf olan bizler acaba Ben ’den ayrımıyız. Ve dahi ayrıysak o zaman ben nedir ki hayata nasıl izale edeceğiz? Hayat derken; “şayet yalnızca üretebildiğimiz bir şeyi gerçek manada tanıdığımızı iddia edebiliyorsak, şu an itibariyle bizler hayatın ne olduğunu bilmemekteyiz. Hatta hayat formunun mahiyeti/neliği hakkında bütünüyle doğru bir tanım getirebilecek konumda da değiliz.” İçinde bulunduğu Küre ’yi(hayatı) daha tanımlayamazken nedir insanın idrakine sunulan gizem?             İlk Boya    Bay hiç kimse/Mr. Nobody kadar müdrik değiliz ki hayatın alternatifine yorulsak. Film yaşamın tercihlerini bilmem

Öz'ün söz'ü

Resim
"Olduğum gibi kim görebilir beni? Ne rengim var benim, ne nişanım. Benim de bildiğim sırlar var diyeceksin ama, Hem o sırlarım ben, hem de o sırları saklayanım. Bu gönül ne vakit durulacak bilmem. Ama şu anda hiç kımıldamadan duran da benim, Yürüyüp giden de ben. Ben bir denizim, kendi varlığı içinde taşan. Uçsuz bucaksız, alabildiğine geniş, kıyısız, hür bir deniz." ... Mevlana Celaleddin Rumi   Bu satırları ilk okuduğumda elimdeki kitabı öne eğerek bir müddet dalmıştım. Kendime geldiğim vakit gözlerimi kapayarak Hz. Mevlana'nın mana denizinde yelken açabilecek cesareti bulabilmeyi ummuş lakin gene Hz. Mevlana'ya atfen şu sözlerine muhatab olmuştum: " Ey Gönül… Aşk; ateşten bir denizi, mumdan kayıkla geçmektir. Yanıp kül olmadan asla geçemezsin." Hissettiğim haz ile Mesnevi bir hafta içinde bitivermişti. Gönül dünyamda bıraktığı iz öylesine huzurluydu ki hala onu duyuyor ve dalıyorum uzaklara. Şiirini -üstte bir kısmını paylaştığım- tahlil etmeye ve bu doğr