Kayıtlar

söz etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

"Devran" | İnsanlık Tümcesi

Resim
  (Söylenen söz vücut bulur.) Ya hayır söyle ya da Sus!      Tarih; zaman ve fikir. İnsan; ikisi arasında dolanan canlı. Kelimenin tam anlamıyla dolanmış ve artık içinden çıkamaz bir hale bürünmüş. Bürünmüş çünkü artık kendi benliği içeride kalmış oysaki dışarıya görünen yalnızca dolandığı ağlar. Ağlar bahusus her deveranda onun inci tanesi gibi en güzel kıvamını sarmış. Belki menfi yönde belki müspet. Lakin bilinen şu ki insan her zaman ve zeminde olduğu gibi gene arada kalakalmış. Tekerrür diyerek azımsamak istemesem de insan, kendi isminde taşıdığı manası ile olsa gerek unutkanlıkla başını gene belaya sokmuş. İlk günlerinde prologdan sonra yaşadığı o ilk günahın henüz acısı yanarken işlenen davranış ne çabuk nisyana yenik düştü ki isyan bayrağı çekilmiş olsun. İşte insan deyip geçiyoruz belki ama hikayesi öylesine karışık ve müphem ki onu ancak alemleri matvi diyerek tahdit edebiliyoruz. Evet o beşer, hakikatin sözü olarak gerçekten de tüm alemleri kendi içerisinde bulunduruyor.

İnsanın Hikayesini Anlatmak!

Resim
  "Hikâyeleri anlatanlar toplumu yönetir."   Platon      Kendi hikayesini anlatırken mağara temsilini kullanır Platon. Kademe kademe işlediği o dar dünya sadece basit antik bir anlatıdan ziyade insan için aktarıla gelen görüntünün en metaforik tariflerinden birisidir. Bundan mütevellit olmalı ki üstte zikredilen ifadeyi serdetmiş olsun. Çünkü anlatmak zihinlerin oyunu; zihinler ise beden için kaptan hükmündedir. Evet bu ibarelerden anlıyoruz ki her anlatı/hikâye/kurgu her yaşam için bir yön ya da rol tayinindir. Bu nedenle de hikâye de olay örgüsü kimin ilmekleri ile dolanmışsa onun resmini ancak verebilir. Lakin hikayeler hiçbir zaman tek kurgudan oluşmaz ya da anlatılar her zaman istendiği gibi ilerlememiştir.      Ve nitekim her hikâye de mutlu sonla bitmiyordu. Bazıları o güzel aşkları sürdüremiyor bazıları yaptığı işin sonunu göremiyordu. Hayatta bulunan için yaşam, kendisini çözmeye çalışmanın ne kadar trajikomik olduğunu her seferinde insanın o unutkan zihnine mü

İnsanlık Tümcesi!

Resim
"Hoşça bak zâtına kim zübde-i âlemsin sen Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen" ( Şeyh Galip )      İnsanı bir tümce içine sığdırmak istiyorum bazen. Her insanı teker teker ya da bir tümel olarak insanlığı. Öyle şümullü olsun ki bu tümce, yetmiş iki milleti birden kucaklasın mesela. Öyle bir dünya inşa etsin ki pirim Yunus gibi yüz yıllar sonra bile hoşgörüsü ile kaim olabilsin. Anadolu irfanını taşısın mesela. Maddeye inen gözlerin maneviyatta nasıl kör olduğunu bilerek maddeyi, o som elementi soysun ve ortaya latif bir cihaz elde etsin. Kâinatı, o som olandan yormasın. Soyut olandan sürdürsün. Soyut olanı somut olandan sıyırıp alsın. Alsın ki elimize geçenle değil yüreğimize sinenle uğraşalım. Sinsin gönlümüze ve oradan da dilimize bir cevher gibi yürüsün. Uğrasın satırda, defter çizgilerine hapsettiğimiz kelimeler ve cümleler birer birer dilimize/gönlümüze. “Neyin olduğunu” değil de “neyin olmasını” isteyelim. O tümceler bize insanı öyle anlatsın ki mesela onu Anka k

Günler Kışın Ayazında Hala!

Resim
     Ne yazacağını bilmek ve bilmemek öyle ince ki aslında. Sözleri giydirmek ve onları bir şekle sokmak. Kılıç kadar keskin ve kıl kadar ince. Ne kadar okursan oku ve dahi ne kadar yazarsan yaz aslında dökülenler yalnızca yaşadıklarındır. Bu kaide sanırsam hiç değişmeyecek. Ne gördüyse göz diğer azalar ona tabi oluyor ya, yaşantıda da böyle diyebiliriz. Neler görüp neler yaşadıysa birey onu anca dökebiliyor. Bendeniz de birkaç kelam etmek için kalemi elime alıyorum. Lakin çok defalar yazacaklarım öyle beynimi karıştırıyor ki. Ne yazacağımı sapıtıyorum. Esasında bu kadar karışık olmasına karşın belki kronolojik şekilde ele alsam bitirebilirim. Lakin insan dediğimiz o muhteşem canlı öyle hayretengiz bir mecmu ki basitçe çözülmüyor. Bu bedenen olabileceği gibi ruhi olarak da böyle. Nitekim benim bahsettiğim sizlerin de tahminde bulunduğunuz üzere ruhi yapısı. Yazı yazacağım vakit beynim sanki her olayı, anıyı ve her bilmeceyi önüme seriyor ve gene ben bir müsamere izler gibi dalıp gidiyo