Günler Kışın Ayazında Hala!
Ne yazacağını bilmek ve bilmemek öyle ince ki aslında. Sözleri giydirmek ve onları bir şekle sokmak. Kılıç kadar keskin ve kıl kadar ince. Ne kadar okursan oku ve dahi ne kadar yazarsan yaz aslında dökülenler yalnızca yaşadıklarındır. Bu kaide sanırsam hiç değişmeyecek. Ne gördüyse göz diğer azalar ona tabi oluyor ya, yaşantıda da böyle diyebiliriz. Neler görüp neler yaşadıysa birey onu anca dökebiliyor. Bendeniz de birkaç kelam etmek için kalemi elime alıyorum. Lakin çok defalar yazacaklarım öyle beynimi karıştırıyor ki. Ne yazacağımı sapıtıyorum. Esasında bu kadar karışık olmasına karşın belki kronolojik şekilde ele alsam bitirebilirim. Lakin insan dediğimiz o muhteşem canlı öyle hayretengiz bir mecmu ki basitçe çözülmüyor. Bu bedenen olabileceği gibi ruhi olarak da böyle. Nitekim benim bahsettiğim sizlerin de tahminde bulunduğunuz üzere ruhi yapısı. Yazı yazacağım vakit beynim sanki her olayı, anıyı ve her bilmeceyi önüme seriyor ve gene ben bir müsamere izler gibi dalıp gidiyo