Kayıtlar

Ağustos, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hümeze'den İdrake!

Resim
  “Gice gündüz işleri isyan kamu / Korkaram ki yirleri ola tamu”      Günler; tarih sayfalarında yazılmadan öncesini yaşıyordu. Hayat henüz onu yaşayanlarca kayıt altına alınmıyor yalnızca anılarda belki birkaç yıl kalıyordu. Aylar yıllar öyle süratle akıyordu ki bizim bildiğimiz zaman mefhumu onlar için sadece yaşanılan ve harekete muhatap olan bir koordinattı. İster devirler evveli ister asırlar sonrası olsun hiç fark etmeksizin güneş ve dünya hatta bir bütün olarak alem hiç durmuyor sürekli seyrüsefer halinde ilerliyordu. Değişmeyen tek şey kevn ve fesada (oluş ve bozuluş) konu olan insanoğlunun ayette zikredilen bilgisiz ve karanlıkta kalmışlığı idi. İşte böyle bir çağın doruk noktası yaşanıyordu. Ne yaşanılan yerin bir ismi ne de yaşayan beşerin bir kimliği vardı. Yalnızca önemli olan tek bir şey: o da yaşam. Çünkü bu dünya kendisinden sonrası için bahsedilen öteki bir alemin tarlası hükmünde ittihaz ediliyordu. Bundan dolayı her fert bu dünyayı mamur etme telaşında durmayan bir

"Devran" | İnsanlık Tümcesi

Resim
  (Söylenen söz vücut bulur.) Ya hayır söyle ya da Sus!      Tarih; zaman ve fikir. İnsan; ikisi arasında dolanan canlı. Kelimenin tam anlamıyla dolanmış ve artık içinden çıkamaz bir hale bürünmüş. Bürünmüş çünkü artık kendi benliği içeride kalmış oysaki dışarıya görünen yalnızca dolandığı ağlar. Ağlar bahusus her deveranda onun inci tanesi gibi en güzel kıvamını sarmış. Belki menfi yönde belki müspet. Lakin bilinen şu ki insan her zaman ve zeminde olduğu gibi gene arada kalakalmış. Tekerrür diyerek azımsamak istemesem de insan, kendi isminde taşıdığı manası ile olsa gerek unutkanlıkla başını gene belaya sokmuş. İlk günlerinde prologdan sonra yaşadığı o ilk günahın henüz acısı yanarken işlenen davranış ne çabuk nisyana yenik düştü ki isyan bayrağı çekilmiş olsun. İşte insan deyip geçiyoruz belki ama hikayesi öylesine karışık ve müphem ki onu ancak alemleri matvi diyerek tahdit edebiliyoruz. Evet o beşer, hakikatin sözü olarak gerçekten de tüm alemleri kendi içerisinde bulunduruyor.

İnsanın Hikayesini Anlatmak!

Resim
  "Hikâyeleri anlatanlar toplumu yönetir."   Platon      Kendi hikayesini anlatırken mağara temsilini kullanır Platon. Kademe kademe işlediği o dar dünya sadece basit antik bir anlatıdan ziyade insan için aktarıla gelen görüntünün en metaforik tariflerinden birisidir. Bundan mütevellit olmalı ki üstte zikredilen ifadeyi serdetmiş olsun. Çünkü anlatmak zihinlerin oyunu; zihinler ise beden için kaptan hükmündedir. Evet bu ibarelerden anlıyoruz ki her anlatı/hikâye/kurgu her yaşam için bir yön ya da rol tayinindir. Bu nedenle de hikâye de olay örgüsü kimin ilmekleri ile dolanmışsa onun resmini ancak verebilir. Lakin hikayeler hiçbir zaman tek kurgudan oluşmaz ya da anlatılar her zaman istendiği gibi ilerlememiştir.      Ve nitekim her hikâye de mutlu sonla bitmiyordu. Bazıları o güzel aşkları sürdüremiyor bazıları yaptığı işin sonunu göremiyordu. Hayatta bulunan için yaşam, kendisini çözmeye çalışmanın ne kadar trajikomik olduğunu her seferinde insanın o unutkan zihnine mü