Kayıtlar

maturidi etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

İlk Katre!

Resim
  Misâfir-hâne-i dünyâda hân-ı gussa-zâdımdur Libâs-ı âfiyet merdûd-ı çeşm-i şu'le-zâdımdur  Fuzûlî   Nefes    Hayat, onu ne kadar anladığımızdan ve anlattığımızdan bağımsız gerçek. Yaşam ne kadar sürdürdüğümüzden ve ne için sürdüğünden vareste bir doğal. Olgu olamayacak kadar mucize. Mit olamayacak kadar gerçek. Öte dünya canlısının ilk ve sonu. Ben ’in sonradan bilgisine vakıf olan bizler acaba Ben ’den ayrımıyız. Ve dahi ayrıysak o zaman ben nedir ki hayata nasıl izale edeceğiz? Hayat derken; “şayet yalnızca üretebildiğimiz bir şeyi gerçek manada tanıdığımızı iddia edebiliyorsak, şu an itibariyle bizler hayatın ne olduğunu bilmemekteyiz. Hatta hayat formunun mahiyeti/neliği hakkında bütünüyle doğru bir tanım getirebilecek konumda da değiliz.” İçinde bulunduğu Küre ’yi(hayatı) daha tanımlayamazken nedir insanın idrakine sunulan gizem?             İlk Boya    Bay hiç kimse/Mr. Nobody kadar müdrik değiliz ki hayatın alternatifine yorulsak. Film yaşamın tercihlerini bilmem

Ardından, koşan mı koşulan mı?

Resim
Arkandan bakan bir şey olmalı hayat, arkasından baktığın değil. Nefes     İnsan evladının kıymet ini yalnızca zora düşünce anladığı nice hayat damarlarımızdan biri. Her teneffüs ayrı birer hayat olsa dahi. Her göğsün kabarışı aslında yeniden dese dahi. Hayat . Ne kadar da manidar . Nedir bu haddi takatini pek ziyade tecavüz ettiğimiz mefhum ? Yalnızca her soluk ta bile idrak edebileceğimiz bir terim mi? Soğuk mu o kadar? Yoksa bir kavram mı demeliyim? Arkasından koştuğumuz mu durmadan yılmadan? Yoksa ardımızdan koşan şey mi? Niçin ve nedenlerin çağında tereddütlerimizi yinelerken her saniyesi belki bir leal hükmünde olan bu kıymettar yaşamın ne kadarına ve nasıl sahibiz? Cevher anca cevherfüruş kimsenin elinde değerli iken onu biz camcıya mı yahut bir antikacıya mı sunuyoruz? Baki miyiz ki bu denli kıymet verdik, fani miyiz ki bu dereke önemsemedik? Cevap soruda gizli düsturunca mesuliyeti dillendirmek ister ve asıl soruya muhatap olan insanı serinin ilk yazısında sorul

Öz'ün söz'ü

Resim
"Olduğum gibi kim görebilir beni? Ne rengim var benim, ne nişanım. Benim de bildiğim sırlar var diyeceksin ama, Hem o sırlarım ben, hem de o sırları saklayanım. Bu gönül ne vakit durulacak bilmem. Ama şu anda hiç kımıldamadan duran da benim, Yürüyüp giden de ben. Ben bir denizim, kendi varlığı içinde taşan. Uçsuz bucaksız, alabildiğine geniş, kıyısız, hür bir deniz." ... Mevlana Celaleddin Rumi   Bu satırları ilk okuduğumda elimdeki kitabı öne eğerek bir müddet dalmıştım. Kendime geldiğim vakit gözlerimi kapayarak Hz. Mevlana'nın mana denizinde yelken açabilecek cesareti bulabilmeyi ummuş lakin gene Hz. Mevlana'ya atfen şu sözlerine muhatab olmuştum: " Ey Gönül… Aşk; ateşten bir denizi, mumdan kayıkla geçmektir. Yanıp kül olmadan asla geçemezsin." Hissettiğim haz ile Mesnevi bir hafta içinde bitivermişti. Gönül dünyamda bıraktığı iz öylesine huzurluydu ki hala onu duyuyor ve dalıyorum uzaklara. Şiirini -üstte bir kısmını paylaştığım- tahlil etmeye ve bu doğr