Sebep-Sonuç Kıskacında Tevekkül
“Önce bağla, sonra tevekkül et” Sebepler insan için öylesine derin bir suret çizer ki beşer altına inip de müsebbibi bilemez olur. Yaratıcısı olmadan yaratılana bakar da cebren hadisatı yormaya çalışır. Bu trajikomik vakıa her gerçekleştiğinde ise tüm bir alem hayıflanır ve maddenin manaya nasıl tahakküm kurduğunu, görünenden görünmeye ulaşılacak yolların nasıl kilitlendiğini gözler önüne serer. Dolayısıyla bilinenden bilinmeyene bilen insan ne için koştuğunu anlayamamış ve dolandığı her alem ona işaret olması gerekirken büyük bir bilmece şeklini almıştır. Almıştır ve ilerlediği her patika dikenlerle onun ayaklarına zarar vermiştir. O ise bu defa da dikenleri göz önüne almış ve kudret şahikalarını dahi ıskalamıştır. Kendi bulunduğu hayatın çeperini bile kavrayamamış ceberut ufuklarından diğer zirveleri ve Ankaları inkarla yola devam etmiştir. Lakin görünmeyen şeyin yokluğunu kanıtlamak nasıl her yeri taramak kaidesi ile zapt ediliyorsa da gene o beşer şaşmış ve kendisine ufak