Hidayet; -Sahâbîden örnekle bir kavram okuması

Günümüzün tüm iğfal ve zehabı arasında doğru, iyi ve güzeli bulmamız biraz daha zorlaşmış durumda. Eskilerin/Kudemanın, bulmanın/ulaşmanın mümkün olmadığı ve azlığından dert yakındıkları hususlar bizler için artık hem an mesabesinde hem de yeterince bol bir konumdadır. Vakıa böyle olunca insan başta ister nicel ister nitel hemen olumlu düşünüyor; bilgi ve dolayısıyla ilginin müspet manada arttığını düşünüyor. Lakin gerçek neredeyse bunun tam tersi. Doğru, iyi ve güzele erişmek artık samanlıkta iğne aramak gibi. Eskilerin ulaşım ve azlığından şikayetçi oldukları şeyler şu an kaybolmuş durumda. Elbette bilgi ve edinilmesi bambaşka bir yazının konusu fakat burada biz hafızamıza değil idrakimize konu olması adına bir olayı başka bir kavram üzerinden hatırlatmak istiyoruz. Zaman-mekân olarak asr-ı saadetin ilk yıllarında Mekke’yi, kavram olarak ise “hidayet” üzerinde duracağız. Hz. Fâtıma Ebû Cehil ile Ebû Süfyân ve Andelib-i zi-şan Efendimiz Hz. Muhammed’in (s) y...